Derin Boyun Enfeksiyonları

Derin Boyun Enfeksiyonları

Bakteriyel enfeksiyon çeşitlerinden birisi olan derin boyun enfeksiyonları, boyun bölgesinde bulunan derin dokularda oluşan enfeksiyonlara verilen ad olmaktadır. Her yaştan insanda görülebilen bu enfeksiyonlar boyun dokularının selüliti, lenfadenit ve apse şeklinde görülmektedir.

Derin Boyun Enfeksiyonlarının Nedenleri Nelerdir?

Hayatı tehdit etme ihtimali bulunan derin boyun enfeksiyonlarının tedavisinde yoğun medikal tedavi seçenekleri kullanılmaktadır. Derin boyun enfeksiyonu sebepleri arasında ise şu faktörler bulunmaktadır:

  • Tükürük bezleri enfeksiyonları,
  • Tonsilit,
  • Farenjit,
  • Diş çürükleri,
  • Diş apseleri,
  • Baş ve boyun çevresinde gerçekleştirilen ameliyatlar,
  • Travmalar,
  • İnvaziv girişler,
  • Yabancı cisim aspirasyonu,
  • Tiroidler,
  • Brankial yarık kistler,
  • Konjenital nedenler,
  • Laringo Pylosel,
  • Nazal kavite enfeksiyonları.

Derin Boyun Enfeksiyonlarının Tedavisi Nasıl konulur?

Derin boyun enfeksiyonlarının tanısı her zaman kolay bir şekilde konulamamaktadır. Çünkü boyun bölgesinde birçok damarın ve sinirlerin varlığı, boyun bağ dokuları arasında ki boşluklar  ve kompleks boyun anatomisi tanıyı son derece zorlaştırmaktadır. Tanının verilebilmesi için hastaların detaylı öyküsünün alınması gerekmektedir. Alınan bu anamezde hastalarda üst solunum yolu enfeksiyonları, cerrahi işlem geçmişi, diş sorunları ve travma öyküsü olup olmadığının öğrenilmesi gerekmektedir. Anamnezde incelenmesi gereken diğer konular içerisinde AIDS ya da kemoterapi gibi immün yetersizliklerin bulunup bulunmadığının da sorgulanması gerekmektedir.

Derin Boyun Enfeksiyonlarının Klinik Bulguları Nelerdir?

Derin boyun enfeksiyonların klinik bulgular enfeksiyonun bulunduğu bölgeye göre değişiklik göstermektedir. Ancak derin boyun enfeksiyonu genel olarak şu bulguları vermektedir:

  • Boyunda şişlik,
  • Boyun asimetrisi,
  • Boğaz ağrısı,
  • Boğazda ısı artışı,
  • Otalji,
  • Dispne,
  • Disfaji,
  • odinofaji,
  • Trimus,
  • Disfoni,
  • Tortikolis ve boyun hareketlerinde kısıtlılık,
  • Ateş,
  • Genel durum düşkünlüğü,
  • Halsizlik,
  • İştahsızlık,
  • Taşikardi,
  • Solunum güçlüğü,
  • Septik emboli,
  • İnternal juguler ven trombozu.

Yukarıda belirtilen bulguların bulunması durumunda KBB uzmanları tam bir sistemik muayene yapmaktadır. Ağız bölgesinin muayenesi sayesinde etiyoloji için ipucu sağlanabilir. Ayrıca olası solunum problemlerinin anlaşılabilmesi için de larenks muayenesinin yapılması gerekmektedir. Eğer boyundaki apse cilde yakın ise o zaman apse bulunan yerde şişkinlik ve kızarıklık görülmektedir.

Derin Boyun Enfeksiyonları Nasıl Tedavi Edilir

Derin boyun enfeksiyonlarının tedavisinde en kısa sürede ve etkili bir şekilde başlanması gerekir. Tedavinin ilk amacı ise solunum yollarının güvenli tutulmasıdır. Solunum yolları şikayeti olmayan hastalarda dahi solunum sisteminin yakından takip edilmesi önemli olmaktadır. Solunum güçlüğü yaşayan hastalarda ise entübasyon ve traktemi gerekli olabilmektedir.

Tedavi planlanırken apsenin bulunduğu yer, yaygınlığı, hastanın yaş grubu ve eşlik eden hastalıkların dikkate alınması gerekmektedir. Derin boyun enfeksiyonlarında hastaların oluşabilecek enfeksiyonlar açısından dikkatli davranılması gerekmektedir. Uygulanan tedavi ise antibiyoterapi olmaktadır. Eğer apse söz konusu ise o zaman cerrahi drenaja başvurmak gerekmektedir. Retrofarengeal ve peritonsiller apselere ağız içerisinde drenaj mümkün olurken, diğer lokasyonlarda boyundan yapılan insizyonlarla gerekli bölgeye ulaşılması gerekmektedir. Drene olan bölgelere dren yerleştirilmektedir. Bu sayede ilerleyen günlerde de drenajın sağlanması gerekmektedir. Derin yerleşim sağlayan ve loküle apselerde ise cerrahlar görüntüleme eşliğinde drenaj uygulanmaktadır.

Derin boyun enfeksiyonları acil vakaları içinde değerlendirilen hastalıklardan birisi olmaktadır. Ayrıca boyunda yer alan apseler ve enfeksiyonlar boyunun anatomisinden dolayı kolaylıkla yayılabilmektedir. Saatler içerisinde bir bölgede bulunan enfeksiyon boynun her yerine yayılabilir. Aynı süre içinde enfeksiyon geliştirmesi de söz konusu olmaktadır. Özellikle risk grubundaki hastaların tedavilerinde daha dikkatli olunması gerekmektedir.